13 Ağustos 2014 Çarşamba

KAPTANIN SEYIR DEFTERI 37



Bir resmi dairedeydim bu gün.Adını veremem reklama girer.Giriş katından asansöre bindim 4.kata çıkana kadar her katta durduk.1.kat hariç....
Çok merak ettim,gizemli şeyleri severim.Vaktim yoktu..
Kapıyı tıklattım,ses gelmeyince açıp içeriye girmek istedim ki,kimse yok.Fakat içeride bir klima çalışıyor buzdolabı gibi yapmış ofisi...Ohhhh kebap ....
Fakat resmi daire ya kimse de yok,biraz beklemek lazım diyerek,terimi silip kapıda o cehennem sıcağında bekledim.Neyse iki tane saçı başı didiklenmiş memure geldi.Biri kırmızı ruj üzeri kahve telvesi bulaşıklı...
Kahve içimişler başka bir klimalı odada...Belli ki...
Buyurun deyip beni içeri aldılar...Bir süre oturup neden gelmiştim diye düşünmek zorunda kaldım...Sıcaktan beyin pöncürmesi geçirdim sanırım...
Çok yardımcı oldular,hayret sanırım içtikleri kahvenin etkisi...Fakat  devlet dairesi krizi,fotokopi olayına takıldık...
Odadan çıkmam lazım ama hiç canım istemiyor çünkü dışarısı başka bir dünya...
Serin serin oturmak varken...Ama mecbur....
Asansöre bindim fotokopi nerede bir tahmin edin...1. Kat tabiki..Isterseniz 2. Kata çıkın aşağı inin,isterseniz -1 den yukarı....Bol alternatif var yani...
Geçen yazılarımda anlattığım Fotokopici kantin olayı...Yağlı ellerde fotokopi ve ağır ağır kendini yormadan...
Hijyen gurusu Faruk,bu sefer birisine ağdalı,ağdalı salyalarını salarak intizar ediyor..
Çakmağını almışlar,ne ahlaksızmışlar,ne rezilmişler,hiç mi utanmaları yokmuş,Allah onları neler neler yapsınmış...
Fotokopiyi çekip,intizar ederken ben çayla tost yedim düşünün....
Çakmağı alan kişi bence bu gazla karşıdan karşıya geçerken ezilmiştir...
Sanki "Duphont" çakmak kaybetmiş....
Sonra bir kat aşağı inip asansöre öyle bindim.Şöyle 4. Kata çıkmanın hakkını vereyim diye...Arkamdan bir kadın bindi...Allahım kurtar beni...
Bir parfüm bu kadar mı kötü kokar,bu kadar mı ağır olur....O ucuz alkol içeren nadide parfüm ter kokusuyla karışık,bu kadar mı "molotof kokteyli " etkisi yapar...Allahım kaçacak yerim yok...Öksürük krizlerine tutuldum,sırtımın ortasından ter süzüldü,nerelere gitti gayri siz tahmin edin..
Insan bir duş almaz mı?Terli vücuda mı sürülür parfüm? Bittim ya ötesi yok...
Yukarı ofise çıktığımda ne oldu,iyimisiniz?diye insanlar ayaklandı...
Rengim,ruhsarım,betim,benzim attı ayol...
Biraz kendimi toparlanıp derhal arabama doğru yolladım..
Tabiki o asansöre binmedim...Ama emin olun Zirai ilaçlama kadar etkili bir parfümdü...Zeytinlikte kullanırdım adını bilseydim....
Gün boyu o kadın nerelerde dolaştıysa çok leşi vardır ben size söyleyeyim..
Gözünü seveyim kolanyanın...Limon yani,ayılmana bayılana...
Kıssadan hisse,yazın asansöre binme.....Ölürsün...DANGER!
Misssss kokulu günler...
GAYE KURT


GÜN BATIMI





Güneşti son gördüğüm gözlerinde gün batarken,
Mavi gökyüzü el sallamıştı karanlığa,
Gece çökmeden üzerimize son kez baktık,
Birbirimize.....
Artık dinlenme vakti örselenmiş ruhumun,
Yaralarını sarıp iyileştirme zamanı dedim,
Bıraktım kendimi alaca karanlığa,
Yarın başka bir gün olacak eminim,
Güneş bile aynı renk doğmayacak belki,
Anlatsam da anlamazsın sen gün batımı gibi,
Nasıl gönderdiyse akşam üstü gurup rengini,
Sen de ver artık benim ruhumu geri.....

GAYE KURT


Aydın Demir İznikli's foto
Şayan Hekimoğlu gönderisi

KAPTANIN SEYIR DEFTERI 36



Kaç günlerdir çocuk gezdiriyorum,canım burnumda.Gücüm tükenmek üzere,asla yorulmuyorlar..
Bir de arkadaş bulma zorunluluğu var çünkü o oynarsa ben rahat edebilirim...
Aslında çocukları çok seviyorum,benim sorunum anneleri ile...Çocuğa biraz ilgi gösterdiğin an annenin yüzünde "İşte bunu ben yaptım ne kadar tatlı değil mi ?" Ifadesi beliriyor ya ben buna kılım abi...
Sen yaptın da biz de de var...Özellikle kız analarında..
Bir arkadaş bulduk bugün,adı Pelin....
Pelin otu müsekkin(sakinleştirici) etkisi Lokman Hekim Zaman'ından bilinen ,sarı çiçekli çalı gibi bir bitkidir..Veeee ne yazık ki çok pis kokar.Ne akla hizmet kızın adını Pelin koymuş anlayamadım...Okuyan Pelin isimli okuyucularımdan özür dilerim ama gerçek bu....
Neyse,iki çocuk başladılar koşuşturmaya...
Anne müdahil olmakta gecikmedi....Güzel güzel oynayın Pelincim diye kıza bir yönlendirme yapıştırdı...
Halbuki ki Pelin güzel oynamak istemiyor,gözü oğlumun robot olup arabaya dönüşen oyuncağında....
Son sahnede Pelin sağ elinden tutulup çekelenerek götürülüyor,salaya sümük ağlayarak bizim oyuncağı istiyor....İsmi bile sakinleştirici etki yapmıyor...
Kibar Pelin'in yerinde yeller esiyor...O kadar da uyarıda bulunmuştu annesi....
Güzel güzel ağla demiş sanki kadıncık...
Pizza aldık,biraz arttı, buzdolabına koyduk...Ertesi gün freezbe kadar sert bir hal aldı.
Ne koyuyorlarsa içine...Bu gün oyuncak almadık haliyle...
Yarına kadar bekleyeceğim ,bumerang olursa yaşadım...Atarız hep geri gelir...
Bol bol misafir ağırlarım artık...
Tam karşı penceremde çok titiz bir kadın var...Devamlı hastalık halinde birşeyler silkeliyor.Yıkanmış çamaşırları bile silkelediğine şahitim...
Dışarıda ne kadar normal gözüküyor oysa....
Insanın içi de dışı da bir olmalı...Şeffaf olmalı,kirlendikçe insan ruhunu da silkeleyebilse...
Doğal günler....
GAYE KURT

  AŞKIN TARİFİ MÜMKÜN Bir sabah güneşle uyandığında, Işığıyla kamaşır gözlerin, Garip halsiz bir yorgunluk, Mahmur bir gün başlangıcı, Aç mı...