İşleyen demir ışıldar diye bir atasözü vardır.Ama biraz sonraki anlatacağım olayda işleyen demir pas tuttu....
Eczanenin yokuşundan aşağı iki eli başında koşan bir kadın gördüm..
Tamam dedim,çok acil bir olay var...Belli ki çok telaşlı,üzgün..Koşarak nefes nefese kapıdan içeri girdi.Biz de MASSALA mümessili ile ürünleri ile ilgili konuşuyoruz...
Adamcağız da ayağa kalkmak ister gibi bir hamle yaptı..
-Buyurun efendim,dedim.
-Ayy,ben bir motilium şurup alacağım da...Çocuk çok kusuyor dedi..
_Tabii,ben telaşla koşarak gelince yaralandı zannettim,endişelendim..
-Ben sabahtan beri endişeliyim eczacı hanım..Kahvaltı ettiriyorum serviste kusuyor..
Üzüldüm önce,acaba ne oldu diye kendi kendime düşündüm,birinci sınıf talebesi...Yollarda kusuyor minicik kız..
-Bu şurubu alın,yemekten önce bir ölçek verin içinde çubuğu var.Kilosuna göre çekeceksiniz..
-Çubuklu falan istemem,nasıl şurup o...?
-Efendim içinde aplikatörü var.Çocuk şurubu olduğu için ,dökülmeden kolayca ağzına uygulayabilmek için..
Bu arada ağzına verebilirsiniz demedim,müşteri kıllı belli..Yanlış anlar falan kelimelerimi seçiyorum yani..
-Ben bir doktorunu arayabilir miyim.
-Tabii buyurun ..Dedim ve telefonu uzattım...
Bu arada devamlı saçlar karıştırılıyor..Kafasından bazı şeyler koparıyor ve sırtından kıl toplayıp yere atıyor.Aynı telaş hali devam ediyor.
-Alo,ben falanca nın annesi..Doktor bilmem kim Hanım ile görüşmek istiyorum.
---- Doktor hanım şu an müsait değil..
- Olsun ben beklerim,muhakkak görüşmem lazım..
Tamam da telefon benim tek telefonum.O bekleyecek telefonda ama ben ne yapacağım. Allah'ım..
10 dakika kadar geçti.. Neyse ki doktor telefonu aldı da bizi kurtaracak sandım ama konuşma da en az bekleme kadar uzun sürdü..
-Alo,doktor hanım benim kız serviste kusmuş.Zaten hiç bir şey yemiyor..
- Yok bir şeyler yediriyorum tabii..Sonra veriyorum şurubu.
Muhtemelen ne yedirdiniz diye soruluyor ve cevap şöyle oluyor..
-Hiç bir şey yemiyor ki...Biraz peynir yese..Yumurtada yemiyor..
Hepimiz meraktayız..Yani bir kusma eylemi varsa yenmiş bir şeyler olmalı,mesela bozuk olmalı,Çocuğa zarar veren midesine dokunan bir yiyecek ;adını bekliyorum..
-Yok onuda yemiyor...
Ölücez meraktan yemediği ne acaba...
Ben artık dayanamadım sordum...Ne yemiyor?
Eliyle bir saniye işareti yaptı...Ve arkasından, konuşmam bitsin sonra anlatacağım der gibi baş ve boyun hareketlerinin ritmik bir şekilde salınmasından oluşan bir gurup eylemi tekrarladı..
Bu kadar meraklı olup,hastayı benim telefonumdan saatlerdir doktoruyla görüşürken rahatsız ettiğim için utandım doğrusu...
Neyse ki konuşma bitti..Yıldırım hızıyla telefonu aldım.Tam Motilium şurubu alıp karekodunu okutuyordum ki ..
-Bir saniye..dedi..
O saniye bana aylar yıllar hatta yüzyıllar gibi sürdü...Yaaa,emin değilim ne yapiyim acaba alsam mı?
Şimdi bu kadar kararsız bir hastaya ilaç tavsiye etmeye çekinirim.Alır o ilaç dünyanın en kötü ilacı olur.Almaz yine olmaz...İşte zaman içinde işlerken paslanmak diye buna derim..
Anında üstümden rutubet kokusu gelmeye başladı önce yeşerdim..Daha sonra yeşermiş terlerden hafifi hafif karardım...Ve resmen paslandım..
-Ya işte kız kustu serviste diye yine yeni yeniden anlatmaya başladığında,sanırım gökten bir EXCALİBUR düştü eczanenin ortasına saplandı....Çıkar çıkarabilirsen...Bittim..
Tekrar kahvaltı menüsü dinledik,ne yapayım aliyim mi ?dinledik..
-Ama doktoru aradınız hanımefendi size ne dedi?
-Kahvaltı etsin dedi...
-Ben bir lokum aliyim bari...
-Tabi buyurun..Lütfen alın...
-Hayırlı olsun bu arada..
-Teşekkürler...
-Biraz peynir yese,yumurta da yemiyor...
Ama EXCALİBUR parlıyor ortada..Hala sonuca ulaşamadık acaip bir zaman kaybı oluşmaya başladı...
Hanımefendi siz bu şurubu alın,sabah kahvaltıdan önce verin,diye ısrarcı oldum...
-Peki ben aliyim o zaman..Nasıl içilecektdi ?.
Yine yeni yeniden çubukla ilgili uygulama anlatıldı..İlacın karekodunu okuttum.
-Beş lira efendim dedim...
Aaaa,pahallıymış ben yazdıriyim en iyisi...Dediğinde ben o hırsla EXCALİBUR'u bile yerinden oynatacak güçteydim...
Kuvvetli günler....
GAYE KURT
