5 Ağustos 2015 Çarşamba

KAPTANIN SEYİR DEFTERİ 104 BLUETOOTH

İş yeri açmak ne kadar zormuş...Bir ara resmen sürmenaj oldum zannettim..Evraklar gözümün önünde uçuştu tam yer ayağımın altından kayıyordu ki....Durdurun dünyayı inecek var dedim ve beni bir koltuğa oturttular...Sıcak bir yandan,yorgunluk bir yandan,salaklık bir yandan...Tam bir yarım ada gibi beni kuşattı..
Artık Türkçe konuşmadığımdan eminim.Ben bambaşka bir lisanla konuşuyorum ve kesinlikle kimse anlayamıyor.Belki de tersten konuşuyorum..Onun için hep laflarım tersten anlaşılıyor.
Bu gün PRO... güvenlik sistemlerinden bazı uzaylı adamlar geldi...Uzaylı diyorum çünkü sanki dünya yörüngesinde bilinmeyen dünya dışı bir varlık tarafından göz bebeklerinden girilmiş gibi garip bakışlı bir takım adamlar..Bir tanesi sürekli boynunu oynatarak başını yerine yerleştirmeye çalıştı..
Hani insan bedenine girmiş aslında kurbanın boynunu kırmış ve içine girince düzeltmeye çalışırmış gibi birtakım spastik hareketler yapmaya başladı..Sıcaktandır diye pek önemsemedim.Sürekli kendi kendine konuştu. Hoş geldiniz deyip elimi uzattığımda,sağ işaret parmağını kaldırarak ''bir saniye''demek olduğuna kanaat getirdiğim bir hareket yaptı..Ve arkasını dönüp yürümeye başladı..

Ve konuşa konuşa eczanenmin içinde dolaşmaya başladı...Muhakkak ki benim yanıma gelecek diye düşünerek rahatça koltuğuma oturup seyretmeye başladım.Yanında da bir uzaylı arkadaşını getirmiş..Oldukça kısa boylu olan bu tür Türkçe'ye oldukça iyi adapte olmuş..Mesela ona da hoş geldiniz dedim,cevap verdi..
-Ben mi?...:))))

Gülümsedim.Belki elini falan sıkarsam o şekilde çiftleşiyor olabilirler diye çekindim doğrusu...
Diğer uzun boylu olan tür,aniden tavanda sarkan kabloları çekiştirerek konuşmaya devam etti..
-Yok,ket 5 değil işte bunlar...Pir kablosu da çekilmemiş...

Sanırım koordinatlarını vermeye çalıştı..Uzay gemisi onları rahatça bulsun diye..
Bir ara endişem üst seviyeye ulaştı..Ben her daim kıçında şeytan gezen bir kadınım.Bir de kendilerini ışınlatacaklar diye yanlışlıkla ben gitmeyeyim..Çoluğum çocuğum var benim..

15-20 dakika sürdü bu konuşma seansı..Arabaya gidildi,biraz içinde oturdu..Sonra elinde bazı kağıtlarla geri döndü..Kulağında BLUETOOTH kulaklık varmış..İşte dikkat etmek lazım insanı böyle geri zekalı bir uzaylı gibi gösteriyor..
Rahatım çünkü para bende güç bende...Karşıma geldi..
O sırada telefonum çalmaz mı? Hahhayt....Bu sefer ben sağ işaret parmağımı kaldırıp ''bir saniye''işaretini yaptım..
Sanırım sinirden damağından bir parça koparıp yemeye başladı :)))
Diğer arkadaşıyla konuştu bu sefer de o küçük bir HOBBİT merdivenine çıkıp kedinin yumakla oynadığı gibi garip hareketler yapmaya başladı..
Meğerse daha önce çalıştığı iş yerinde elektrik kablosuna denk gelmiş...İşte insan uzaylı bile olsa kaderden kaçamıyor...Sen milyarlarca ışık yılı uzaktan dünyaya gel,elektrik çarpsın..O da bir canlı üzüldüm yani...

Bu arada arkadaşına seslendi:
-Abi merdiven lazım..Bu kısa geliyor..
Diğeri uzun ya onu indirip kendisi çıktı...
-Ben hallederim dedi...
Uzun bir sessizlikten sonra.....İki adet göz ve dış alarm ayrıca iç kontrol paneli takıldı...Sıra sensörü denemeye geldi..
Küçük uzaylı dedi ki...
-Bu sensör ön kapıyı görmüyor abi...
-Bir geç bakalım kapının oradan...
Bu ritüel birkaç kez tekrarlandı...Ve senörün bozuk olduğuna karar veriyorlardı ki..Sipariş ettiğim tostu almak üzere ön kapıya doğru gidince alarm çaldı..

Aklım alındı başımdan..Elim ayağım kesildi. çılgın yırtıcı bir ses...
Mevzuu çözüldü..Kısa boylu insanların bedenine girmişlerdi..Ve sensör onları görememişti...Hırsızın da kısa boylu olacağını düşünerek ayarları ona göre yaptılar...:))))
Küçük uzaylı sürekli merdiven lazım abi. merdiven lazım diye boşuna söylemiyormuş...Şifreli bir mesaj..O kadar çok merdiven lazım abi dedi ki beni başka Türkçe cümle bilmediğine inandıracaktı..
İşleri bittiğinde her ikiside hoşçakalın dediler...Yine ellerini sıkmak istemedim,malum çiftleşme olayı...:))) Sadece avuç içimi onlara doğru kaldırıp güle güle anlamında bir işaret yaptım..

Uzaylı deyip geçmemek lazım..Çalışkanı da çalışkan oluyor işte...

Bol sağlıklı canlı günler..

GAYE KURT























YA OLMASAYDI


Bir umut bir inanç olmasaydı içimde,
Çiçekler rengarenk hiç solmasaydı,
Çimen yeşil gök masmavi olmasaydı,
Gözümde gün kalbimde Işık hiç solmasaydı,
Bazen bir taş kadar duygusuz,
Bazen bir yağmur kadar huysuz,
Bazen bir hasta gibi ruhsuz,
Bazen bir anne kadar uykusuz,
Gönlüme sevgin ruhuma etkin hiç olmasaydı,
Ben hiç olmasaydım,
Sen hiç olmasaydın,
Ya biz hiç olmasaydık,
Hiç olsaydık.....
GAYE KURT 🐺

  AŞKIN TARİFİ MÜMKÜN Bir sabah güneşle uyandığında, Işığıyla kamaşır gözlerin, Garip halsiz bir yorgunluk, Mahmur bir gün başlangıcı, Aç mı...