19 Ekim 2014 Pazar

KAPTANIN SEYİR DEFTERİ: KAPTANIN SEYİR DEFTERİ 64

KAPTANIN SEYİR DEFTERİ: KAPTANIN SEYİR DEFTERİ 64: Güzel bir gecenin ardından hafızamda kalanları paylaşmak istedim bu gün.. Hocamızın sahne aldığı bir mekana gittik..Herkese duyuru yaptık ...

KAPTANIN SEYİR DEFTERİ 64

Güzel bir gecenin ardından hafızamda kalanları paylaşmak istedim bu gün..
Hocamızın sahne aldığı bir mekana gittik..Herkese duyuru yaptık ki bu süper geceden nasibini herkes alsın,kimsenin kısmeti kapanmasın...Fazla katılım olmadı 10 kişi kadardık...Süs,püs,kostüm,parfüm,makyaj ve moral her şey tamam olarak geceye teslim olduk...
Önce fasıl,yemekle birlikte hafif hafif olacak sandım ama ses yüksek olduğu için birbirimizi duymakta zorlandık..Allah'tan dudak okuyabiliyorum.Yaklaşık bir saat kadar sonra fasıl bitti...Esas programın başlamasını dört gözle bekledik...
Hocamız sahne aldı,Kütür kütür birkaç şarkı seslendirdi....Ohhh,herkesin keyfi yerinde...Bu arada fotoğraflar,telefonla kameraya almalar falan hepsi yapıldı..Hatta bazı arkadaşlar bu uğurda fotoğraf makinesini bile kaybetti.Nerelere koyduğunu hatırlayamadı.Kendi çekemediği için diğerlerinden yardım istedi..
Tabi ki herkese açık bir mekan olduğu için ön uzun masa yabancı bir grup tarafından rezerve edilmiş..Kadınlı erkekli ve hatta çocuklu bebekli bir grup..Zaten bebek ve çocukları görünce ben köpek görmüş kedi gibi sırt tüylerimi kabarttım.Sevmiyorum,sevmiyorum....
Hadi turist oldukları için affedeyim...Belki bebeklerini bırakacakları bir yer yok ve eğlenmek istemişler...Peki kendileri eğlenmek istemiş de bizden tam olarak ne istemiş...
Önce şef garson kılıklı  masanın en uzun ve en sevimsiz adamı darbukayı alıp şarkı söylemek için davrandı...Şef garson diyorum çünkü mekanda kim garson kim müşteri ayırt etmek güç...Garsonlar kot gömlek giyiyor,müşteri beyaz gömlek kırmızı kravat...Bir ara siparişlerimizi neredeyse İran'lı turiste veriyormuşuz da haberimiz yok..
Neyse darbukayı aldı,bize yarım yamalak bir İngilizce ile Türkiye öyle güzel böyle güzel gibilerinden klasik turist konuşmasını yaptı ki biraz sonra çalacağı darbuka solosu için ona müsamaha gösterelim...
Değil İranlı,hiç bilmediğim bir gezegen evladı dahi olsa müzik konusunda yumuşak olamam....Darbukatör turistin çaldığı tiksinç  darbuka soloyu, benim 6 yaşındaki oğlum,erikli   damacanası ile çok daha güzel çalar....Çilemiz bununla bitmedi,bu adamın bir de karısı varmış....
Kumral saç üzerine sandre röfleli İranlı bir hemcinsimiz...Pek hemcins sayılmayız çünkü,bizde bu saç çok zor yapılabilir...Kuaföre adeta işkence etmek lazım ki adam bu iki renk kombinasyonunu kullansın..Aynı şekilde şef garson kocası gibi İngilizce okuyacağı parçanın açıklamasını yapıp şefaat dilendi ama nafile...Çünkü ses nafile....Ayak baş parmağındaki tırnağı kerpetenle söküyor muşsun gibi bir ses çıktı kadından...Zaten ben notayı anlayamadım...Şarkı aynı notadan başladı aynı notayla bitti...Bona okudu Allah var yukarıda...
Bu iki solo bana 2 duble rakı içirdi....Bu kulak tecavüzü bittiğinde herkes rahat bir nefes alıp normal yaşantısına devam etti...
Aynı sabotajı İran'a ben de yapacağım...
Tabi eğer onların ülkesinde Rakı içebilecek isem,saçı açık gezebilecek isem,kadınlı erkekli aynı masada recm edilmeden oturabilecek isem....
Ama bir tek şeyden eminim hatır için bu çekilmez yani...Başlarım bunların komşuluğuna....
Bol melodili günler...
GAYE KURT













  AŞKIN TARİFİ MÜMKÜN Bir sabah güneşle uyandığında, Işığıyla kamaşır gözlerin, Garip halsiz bir yorgunluk, Mahmur bir gün başlangıcı, Aç mı...