30 Ekim 2014 Perşembe

KAPTANIN SEYİR DEFTERİ 68

Çalıştık,yorulduk,acıktık hadi kebap yiyek dedik.Cenk Hocam güzel bir kebapçı buldu Ortaköy'de.Pek sitayişle bahsedilir miş kedilerinden.Öylede güzel böylede güzel bir yermiş.Bir de biz puan verelim dedik.Adını veremem reklama girer:))
Gittik,bulduk oturduk.Garson sandığımız ama müessese sahibi ve hatta anasının karnından kebap diye ağlayarak doğduğunu iddia eden bir zat-ı şahane servis için masaya yaklaştı.Restoranın adı Falan da filan kebap&kaburga olunca haliyle ben bir kaburga aliyim dedim.
-Kaburgayı biz değişik yapıyoruz,dedi...
-Nasıl değişik,kaburganın değişiği olur mu?
-Bizim ki kaburgasız kaburga..
Vallahi enteresanıma gitti.Nasıl olur diye merak ettim zaten ben sormadan o cevap verdi..
-Kaburganın üzerinden etleri çıkarıyoruz,onları güzelce kuşbaşı yapıyoruz...
Aaaa,bizim anlımızda da salak yazıyor.
-Olur mu öyle,dedim.
-Biz böyle yapıyoruz dedi..Esas kaburga böyle olurmuş.O anasının karnından doğarken öğrendi ya.
Kemik yerine de masanın bacaklarını sıyrıcaz herhalde..
Konuyu uzatmadım.Kuzu şiş dedim.Hayret olur dedi...Bence bununla ilgili fikirleri de mevcuttu ama,sanıyorum daha çok sipariş almaya odaklı çalıştı.Bir beyti,iki Adana siparişi aldı.
Ben gene çenemi tutamadım...
-Adana acılı mı ?diye sordum.
Aslında ete kesinlikle acı konmazmış.Yaparlarmış ama yanlış yaparlarmış..Çaresiz yanına da acı yeşil biber istedik...
Yani kebapçıdan çok konsolosluğun vize görüşmesinde hissettim kendimi...
Mesela ben eczacıyım ya,belki de benim kebap yemem bile uygun olmayabilir.Zaten beni düşünerek sipariş etmek istediğim kaburgaların üzerindeki etlerimi kuşbaşı yapmak istemiş olabilir.İnsanların yanında kemik sıyırırken mahcup olmayayım diye,yağları akar Allah muhafaza ağzımı şapırdatırım...
Sonra ben ayran alayım dedim.Birden bir gaf yapmış olabilirim diye mahcup oldum.Belki yanında uygun olmaz.İzin almak lazım..Ve öyle de yaptım zaten.
-Ayran istedim ama,uygun olur mu kuzu şişle dedim.
Gülümsedi ve içim çok rahatladı.Yani Kebap gurusu bir kişiden onay almak beni ziyadesi ile memnun etti..
Veeeee kebaplarımız geldi....
Benim ki ince ipekten pide üzerine özenle yerleştirilmiş.Yabancı mutfaklarda buna pide yatağında denir. Kuşbaşılarım bir cerrah titizliği ile ikiye bölünmüş ve lokmalık hale getirilmiş.Belli ki beni o kocaman kuşbaşıları ağzıma atarken düşünmüş ve rezil olmamı istememiş. Ayy,ne hassas bir müessese.Canım ayol...
Adanalar ise şişe geçirilmiş mi yoksa geçirilmemiş mi inanın 4 saatlik bir TV programında tartışma konusu olur.Anlamak imkanız.
Hele Beyti,ahh o beyti...Sanat konuşmuş..Önce eti sert bir zeminde dümdüz etmişler ve daha tombul pide kuş tüyü yatağına yatırıvermişler.
Tabi ki kendi aramızda konuştuk.Beyti böyle mi oluyor diye..Garson duymadan.Hassas adam alınır falan.
Yemeğimizi yedikten sonra Cenk Hocam dayanamadı sordu..
-Acaba Beyti bu şekilde mi olur? diye....
Hep yanlış yapıyormuş diğer kebapçılar..Öyle sarılıp dürülüp yapılmaz mış..
Biz nereye gelmişiz de haberimiz yok.Kebap ile ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar köşesine.....
Lezzet ile ilgili sıkıntı yok...Fakat bir kebap hissiyatı alamıyorum vesselam...
Şöyle önüme birkaç damla yağ isterim mesela,acı ağzım yansın isterim.bandırma yapayım isterim,eh kemik sıyırmak da istedim ama....
Zaten benim gibi bir kadına yakışmaz dı,adamcağız haklı...
Sonrasında çay içmek de uygunmuş,içtik.....
Hesap ödemek de oluyormuş kebaptan sonra,mesela o yanlış olmuyormuş,onu da ödedik....
Aramızda doymayan bazı arkadaşlar oldu..Dürüm istediler...Mesela çok büyük bir kabalık..Yani adam elcazlarıyla bize kababın en narinini yapsın sen git soba borusu gibi dürüm tıkıştır ağzına....Olmaz ama artık,oldurduk diyelim..
Elit ve seviyeli bir şekilde reverans yaparak kalktık....
Fransa'da Versaille sarayındaki günlerimi anımsadım...Ahh onlarda bu şekilde servis veriyorlardı....
Mon a mi....:))))
Et balık kelle bunlar yenir elle canım....

GAYE KURT















  AŞKIN TARİFİ MÜMKÜN Bir sabah güneşle uyandığında, Işığıyla kamaşır gözlerin, Garip halsiz bir yorgunluk, Mahmur bir gün başlangıcı, Aç mı...