Yağmur yağdı gene gök delindi..Bir arkadaşımı aradım,şu an hala Bodrum'da..Telefonda uzun uzun sohbet ettik.Hadi canım seni çok öpüyorum dedi bana,ben de dedim.Ama acelen var gibi vallahi bu konuşma bana yetmedi,bir işin mi var dedim? Yook da, denizi kaçır miyim, ben gelince seni ararım dedi. Aaaaa terbiyesiz deyip kapattım telefonu..
Bu ne be,biz burada şemsiye açalım,millet denize girsin...Okur şimdi o yazdıklarımı..ayıp ayıp.....:))))
Sonra çarşıya indim,bir yorgancı bulmam lazım...Aklımda hayata geçirmek istediğim bir fikir ile düştüm yollara.Neyse ki bir yorgancı buldum.Ustalara saygı kuşağı..Hala yorgan diken insanlar olduğunu bilmek güzel...
Nefis,rengarenk,el işlemesi şahaneler dükkanın duvarlarında asılı...Yün mü bunlar diye,sordum?
Elbette dedi gururla...Çok güzeller vallahi çok beğendim dedim...Bu arada akşam üzeri 5 çayındalar...
İki sakallı,sakalının biri şişe dibi gözlüklü, bir sakalsız bir de sonradan konuşunca şivesinden anladığım Karadenizli bir adam var..
Ben ayaktayım beni buyur dahi etmediler...Bence bu sakallıların fikri....Neyse konuyu uzatmadan anlatmaya başladım...
Şimdi dedim,daha önceden yapmadığınız tarzda bir şey hazırlamanızı isteyeceğim...
Hepsi kulak kesildi.Sakallı ve şişe dibi gözlüklü kuru ve sıska sandalyede oturan adam çayından hüüüürrrrp,diye seslice bir yudum aldı ve geriye yaslandı..
Bir anda kime anlatacağımı anlayamadım...Ama işi yapacak olan hemen belli oldu.Nasıl yani,dedi?
Şöyle dedim ve çantamdan Üzerinde Osmanlı deseni baskı olan örtüyü çıkardım...Şöyle bir baktılar ama anlamamaları normal...Fakat bir kişi hemen anladı.Kim bilin bakalım? Sakallı,kuru,sıska ve şişe dibi....
Bundan yorgan olmaz,deyip arkasına yaslandı ve çayından bir yudum daha aldı...
Öylece bakakaldım.Ben daha bir şey anlatmadım ki...
Ben bir tarif edeyim dedim,siz sonra karar verirsiniz...Edin ama bence yorgan falan olmaz bundan..
Bu arada diğer üç kişi konuşmuyor.Başladım tarif etmeye ve Tabi ki Karadenizli mevzuyu hemen anladı da hesap yapmaya başladı...Hah dedim şimdi anlaşacağımız ortak bir lisan bulduk..
Fakat kuru şişe dibi gene atladı mevzuya...Ayyy çıldıriciiiim. Peki, o istediğin renk iplik yorganda hiç güzel durmaz...Abim, bu istediğim şey yorgan değil,dedim....İplik rengini de ben seçerim çünkü müşteri benim...Güzel durup durmadığına da ben karar veririm.Ama bu işi sen dikecek isen o başka..
Tarif etmeye devam ettim neticede ortak bir rakamda anlaşmak üzereydik ki,şişe dibi gene muhalefette...Ya o fiyata bu yorgan yapılır mı emeeeenize yazık diye, provoke etmeye devam etti..
Davet etmeseler de oturdum artık...Siz de yorgancı mısınız,dedim?Yoo dedi,ben yanda esnafım züccaciye dükkanım var...Anladım anladım zaten ama züccaciye olduğunu tahmin edemedim...Ben sizi tekstilci sanmıştım.Peki nasıl böyle uzun süre dükkanınızı boş bırakabiliyorsunuz? Bir pazarlık etmeme müsaade etmediniz,Konuyu sizin yüzünüzden bir türlü anlatamadım..Mesela kaç lira isteseler siz memnun olacaksınız.? İşte dedi,pişkin pişkin... Bu zamanda yorgan diken yok,siz bunu Etiler'e gitseniz 500 TL den aşağı diktiremez siniz..Falan da falan..,Fişman da fişman...
Delirmemek elde değil...Ötekiler de sesini çıkarmadan dinliyor...Ulan Sarıyer deyiz.Niye Etiler'e gidiyoruz...Diyorum içimden,gönlümü bozuyorum da henüz dilimi bozmuyorum ama ramak kalmış...Sanki Osmanlı Padişahına Atlas yorgan sipariş edeceğim...Bak ben de yorgan dedim provokasyon başarılı..Benim bile algımı değiştirdi...
Al takke ver külah pazarlığı şişe dibi sıska'' ajan provokatöre'' rağmen bitirdim...
Çıktım ama insanların haline de acıdım...Sabahtan akşama bunlara musallat oluyordur bu...Her şeye karışıyordur.Esnaf diye ses çıkaramıyorlar veya da dükkan sahipleridir....Eğer dükkan sahibi ise durum çok vahim zira zam kapıda atlas yorgan şerefine....
Sıcak günler....
GAYE KURT
Bu ne be,biz burada şemsiye açalım,millet denize girsin...Okur şimdi o yazdıklarımı..ayıp ayıp.....:))))
Sonra çarşıya indim,bir yorgancı bulmam lazım...Aklımda hayata geçirmek istediğim bir fikir ile düştüm yollara.Neyse ki bir yorgancı buldum.Ustalara saygı kuşağı..Hala yorgan diken insanlar olduğunu bilmek güzel...
Nefis,rengarenk,el işlemesi şahaneler dükkanın duvarlarında asılı...Yün mü bunlar diye,sordum?
Elbette dedi gururla...Çok güzeller vallahi çok beğendim dedim...Bu arada akşam üzeri 5 çayındalar...
İki sakallı,sakalının biri şişe dibi gözlüklü, bir sakalsız bir de sonradan konuşunca şivesinden anladığım Karadenizli bir adam var..
Ben ayaktayım beni buyur dahi etmediler...Bence bu sakallıların fikri....Neyse konuyu uzatmadan anlatmaya başladım...
Şimdi dedim,daha önceden yapmadığınız tarzda bir şey hazırlamanızı isteyeceğim...
Hepsi kulak kesildi.Sakallı ve şişe dibi gözlüklü kuru ve sıska sandalyede oturan adam çayından hüüüürrrrp,diye seslice bir yudum aldı ve geriye yaslandı..
Bir anda kime anlatacağımı anlayamadım...Ama işi yapacak olan hemen belli oldu.Nasıl yani,dedi?
Şöyle dedim ve çantamdan Üzerinde Osmanlı deseni baskı olan örtüyü çıkardım...Şöyle bir baktılar ama anlamamaları normal...Fakat bir kişi hemen anladı.Kim bilin bakalım? Sakallı,kuru,sıska ve şişe dibi....
Bundan yorgan olmaz,deyip arkasına yaslandı ve çayından bir yudum daha aldı...
Öylece bakakaldım.Ben daha bir şey anlatmadım ki...
Ben bir tarif edeyim dedim,siz sonra karar verirsiniz...Edin ama bence yorgan falan olmaz bundan..
Bu arada diğer üç kişi konuşmuyor.Başladım tarif etmeye ve Tabi ki Karadenizli mevzuyu hemen anladı da hesap yapmaya başladı...Hah dedim şimdi anlaşacağımız ortak bir lisan bulduk..
Fakat kuru şişe dibi gene atladı mevzuya...Ayyy çıldıriciiiim. Peki, o istediğin renk iplik yorganda hiç güzel durmaz...Abim, bu istediğim şey yorgan değil,dedim....İplik rengini de ben seçerim çünkü müşteri benim...Güzel durup durmadığına da ben karar veririm.Ama bu işi sen dikecek isen o başka..
Tarif etmeye devam ettim neticede ortak bir rakamda anlaşmak üzereydik ki,şişe dibi gene muhalefette...Ya o fiyata bu yorgan yapılır mı emeeeenize yazık diye, provoke etmeye devam etti..
Davet etmeseler de oturdum artık...Siz de yorgancı mısınız,dedim?Yoo dedi,ben yanda esnafım züccaciye dükkanım var...Anladım anladım zaten ama züccaciye olduğunu tahmin edemedim...Ben sizi tekstilci sanmıştım.Peki nasıl böyle uzun süre dükkanınızı boş bırakabiliyorsunuz? Bir pazarlık etmeme müsaade etmediniz,Konuyu sizin yüzünüzden bir türlü anlatamadım..Mesela kaç lira isteseler siz memnun olacaksınız.? İşte dedi,pişkin pişkin... Bu zamanda yorgan diken yok,siz bunu Etiler'e gitseniz 500 TL den aşağı diktiremez siniz..Falan da falan..,Fişman da fişman...
Delirmemek elde değil...Ötekiler de sesini çıkarmadan dinliyor...Ulan Sarıyer deyiz.Niye Etiler'e gidiyoruz...Diyorum içimden,gönlümü bozuyorum da henüz dilimi bozmuyorum ama ramak kalmış...Sanki Osmanlı Padişahına Atlas yorgan sipariş edeceğim...Bak ben de yorgan dedim provokasyon başarılı..Benim bile algımı değiştirdi...
Al takke ver külah pazarlığı şişe dibi sıska'' ajan provokatöre'' rağmen bitirdim...
Çıktım ama insanların haline de acıdım...Sabahtan akşama bunlara musallat oluyordur bu...Her şeye karışıyordur.Esnaf diye ses çıkaramıyorlar veya da dükkan sahipleridir....Eğer dükkan sahibi ise durum çok vahim zira zam kapıda atlas yorgan şerefine....
Sıcak günler....
GAYE KURT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder