Malpensa yolcusu kalmasın...Pegasus'tan indirimli bilet ayarlanır..Schengen veya olmuyorsa Yhengen edinilir ve ver elini İTALYA....
Senfoni de Chello çalan bir arkadaşımla beraber gittik...Hepi topu üç gün zaten...
İlk gün geç saatte ulaştığımız için otelin yanında tahminen 2. sınıf olup kendilerine 1.sınıf diyen bir restoranda yemek yedik...
Ağzından salyalar salarak servis yapan kuru ve sevimsiz garson ikide bir bana madam diye hitap etti...Ben nereden madam ,madam senin anandır,matmazel demeniz lazım diyecektim ama İtalyanca bilmiyordum:)))...
Madam,matmazel,organizasyon madam,bonasera, buenonotte,ciao lar arasında şahane bir deniz ürünleriyle hazırlanmış risotto ve yarım litre şahane home vine içtim...
Değişiklik bana çok iyi geldi...Sohbet,muhabbet derken yorgunluktan perişan olmuş ayaklarımı ovalayarak yattım..
Ertesi sabah Kahvaltı için aşağı indik..Nefiss bir kahve kokusu..Gerçekten farklı Do majör gibi,sol minör gibi bişey...Üzerine köpürtülmüş süper süt...Çaydan o anda vazgeçtim...Gerçekten lezzetli..
hem de çok...
Ardından yürüyüş ve alışveriş turları başladı..Aynı mağazalar Osmanbey kıvamı,fiyatlar da Türk lirasını üç ilen çarpıyorsun ve üzerine de bir gıdım daha ilave ediyorsun al sana euro oluyor...Harcayın harcayabildiğiniz kadar....
Bir kaç mağaza gezdik..Zeynep'e fenalık geldi anında arazi oldu arkadaşımı taaa öğleden sonra Duomo meydanında görebildim..Meşhur Katedral'in olduğu biraz Yeni camii,biraz mısır çarşısı havasındaki büyük alan..Kuş sayısı m2 düşünülürse son derece kısıtlı nasıl olmuş da bizimkiler gibi pervasızca ürememişler anlamadım..Kuş yemi satan da yok..
Çok sağlam güvenlik önlemleri var,bu önlemler altında donumuza kadar aranarak katedrale girdim..Olağanüstü bir bina soğuk iliklerine kadar işliyor..Aklımda ki Korku filmlerinde şeytan çıkartma seansları kilisenin soğuk ambiansı ile birleşti,ardından eklenen çan sesi iyice tırsmama neden oldu...Yalanım yok yani...Bir kaç güzel dilek dileyip mum yaktım...Umarım kabul olur...
Sonrasında yavaşça süzülerek dışarı çıtım..Ver elini Emmanuel Pasajı...
Emmanuel'in adına pasaj yapılması ilginç 1-2-3-4 diye filmin ismini açıklamamışlar ama :))))
Zeynep'in yanına gittim.Üç beş yeşil zeytin,Bayat fındık fıstık ve uyuntu bir kraker eşliğinde birer bardak köpüklü şampanya içtik..Adettenmiş..Bir kaç tane daha zeytin isteğimize hem İngilizce,hem İtalyanca olarak söylememize rağmen olumlu cevap gelmedi...Yani 5-6 tane yeşil zeytin için Schengen almak lazım sanırım...
Biraz oturup çam ağacının hazırlanışını seyrettik...Tüm pasajı saran Noel hazırlıkları,devasa çam ağacının süslenmesi ,Güzel bir müzik eşliğinde ruhumda tarifsiz heyecanlar yarattı...
Gerçi çam ağacı çocukluğumdaki taşlı tuşlu salon avizemize benzedi ama olsun...Kristal taşlarla donattılar...Bu arada bu anlatımdan salonun büyük olduğu veya benim yalıda büyüdüğüm izlenimi doğabilir ki yanlıştır...:))) Versailles Sarayında büyüdüm ben....
Her ne kadar çevremdeki üç beş zibidinin bu yönde alaylarına maruz kalsam da,benim ruhum asildir...Kendiniz için üzülünüz canım...
Oradan Dekatlona başladık..O kadar çok yürüdük ki benim zaten ağrıyan ayaklarım daha da ulaşılmaz hale geldi..Niye bu kadar yürüdük bilmiyorum...Sanki İstanbul'da bu kadar gücümüzü yoruyoruz...Akşam aynı restoranda''organizasyon madam'' isimli garsonun servisinde yemek yedik...
Ertesi gün planımda yine alışveriş vardı...Milano'nun tarihi ve turistik yerleri ancak bir tur eşliğinde görülebilir belki...Ben İsviçre sınırındaki FOXTOWN outlet'i tercih ettim..Zeynep Venedik'e gitti...
Foxtown adının içinde bulunan CASİNO'dan geldiğini düşünmek için haklı sebeplerim var..Kumarın yasak olduğu ülkelerden gelinebilir.Bütün lux tüketim ürünleri mevcut..Kapısından desturla girdiğin ve ancak rüyalarında görebildiğin binlerce ürünü elleyip ,koluna takıp almadan ciao deyip çıkabiliyorsun.Bu da bir alışveriş şekli bana göre..
Koluma takarım bakarım kısmı alış kısmı,yerine koyarım kısmı da veriş kısmı :))))
Koskoca alışveriş merkezini hiç tanımadığım iki Arap iki kadınla gezdim...Kadınlardan biri anne diğeri kız..Elinde bastonuyla Foxtown'a alışverişe gelmiş...Ayağında problem olduğu için ucuz New Ballance ayakkabı almaya gelmiş...Pek de ucuz olmadı ama olsun yani...2 çift aldı bir tanesini ayağına giydi daha rahat gezebildi arapça dualar etti New Ballance firmasına...O kadar çok konuştu ki kesin işleri açılmıştır:))
Sonra kahve içtik beraber..Çatpat İngilizce oldukça iyi anlaştık..İtalyanların çok soğuk insanlar olduğunu söyledi...
Bence yanılıyor Milano soğuk bir şehir,İstanbul gibi değil..İstanbul bambaşka bir şehir...Gelir gelmez şiir yazdım adına...Sefam olsun....
Ertesi gün yola çıkacağımız gün...Bir iki mağaza dolaştık Pazerotti yedik,Gelato yaladık..Hepsi sizin için...Pek lezzetliydi..Uçak saatini beklerken otelde tek başıma,niye ise.....Bir mesaj geldi......Veeeeee
bittiğim andır....Bu yabancılarla çıktığım bu seyahat bitiyordu ki mesajla sarsıldım...
Ucuz uçak bileti alırsan başına gelecek budur...Koşarak alana gittik bir gece bizi otelde ağırladılar...Spaghetti ile ağırladılar...Odaya da bir şişe su bile koymamışlar,mini bar var ama yok...Sabahın köründe çıkar giderlerse su parasını alamayız diye korkmuş olmalılar...
Sabah yine tanımadığım adamlarla yürüyüş yaptım....
Uçak saati geldiğinde gerçekten benden mutlusu yoktu...Saat 12 gibi eve ulaştım..Bütün ev halkı beni bekliyordu...Oğlum uyumamış..Spor ayakkabı ve play station 4 oyunu için çantamı karmakarışık yaptı...Kızım parfümünü bekliyor DKNY elma gibi,bana böyle tarif etti...Annem bir spariş vermedi ama ona da aldım birkaç bir şey...
Bir seyahati daha bu şekilde tamamlamanın haklı gururuyla kulağımda Türk Sanat Müziği nameleri uykuya daldım...
Ciao Milano...Arrivederchi:)))
GAYE KURT
Senfoni de Chello çalan bir arkadaşımla beraber gittik...Hepi topu üç gün zaten...
İlk gün geç saatte ulaştığımız için otelin yanında tahminen 2. sınıf olup kendilerine 1.sınıf diyen bir restoranda yemek yedik...
Ağzından salyalar salarak servis yapan kuru ve sevimsiz garson ikide bir bana madam diye hitap etti...Ben nereden madam ,madam senin anandır,matmazel demeniz lazım diyecektim ama İtalyanca bilmiyordum:)))...
Madam,matmazel,organizasyon madam,bonasera, buenonotte,ciao lar arasında şahane bir deniz ürünleriyle hazırlanmış risotto ve yarım litre şahane home vine içtim...
Değişiklik bana çok iyi geldi...Sohbet,muhabbet derken yorgunluktan perişan olmuş ayaklarımı ovalayarak yattım..
Ertesi sabah Kahvaltı için aşağı indik..Nefiss bir kahve kokusu..Gerçekten farklı Do majör gibi,sol minör gibi bişey...Üzerine köpürtülmüş süper süt...Çaydan o anda vazgeçtim...Gerçekten lezzetli..
hem de çok...
Ardından yürüyüş ve alışveriş turları başladı..Aynı mağazalar Osmanbey kıvamı,fiyatlar da Türk lirasını üç ilen çarpıyorsun ve üzerine de bir gıdım daha ilave ediyorsun al sana euro oluyor...Harcayın harcayabildiğiniz kadar....
Bir kaç mağaza gezdik..Zeynep'e fenalık geldi anında arazi oldu arkadaşımı taaa öğleden sonra Duomo meydanında görebildim..Meşhur Katedral'in olduğu biraz Yeni camii,biraz mısır çarşısı havasındaki büyük alan..Kuş sayısı m2 düşünülürse son derece kısıtlı nasıl olmuş da bizimkiler gibi pervasızca ürememişler anlamadım..Kuş yemi satan da yok..
Çok sağlam güvenlik önlemleri var,bu önlemler altında donumuza kadar aranarak katedrale girdim..Olağanüstü bir bina soğuk iliklerine kadar işliyor..Aklımda ki Korku filmlerinde şeytan çıkartma seansları kilisenin soğuk ambiansı ile birleşti,ardından eklenen çan sesi iyice tırsmama neden oldu...Yalanım yok yani...Bir kaç güzel dilek dileyip mum yaktım...Umarım kabul olur...
Sonrasında yavaşça süzülerek dışarı çıtım..Ver elini Emmanuel Pasajı...
Emmanuel'in adına pasaj yapılması ilginç 1-2-3-4 diye filmin ismini açıklamamışlar ama :))))
Zeynep'in yanına gittim.Üç beş yeşil zeytin,Bayat fındık fıstık ve uyuntu bir kraker eşliğinde birer bardak köpüklü şampanya içtik..Adettenmiş..Bir kaç tane daha zeytin isteğimize hem İngilizce,hem İtalyanca olarak söylememize rağmen olumlu cevap gelmedi...Yani 5-6 tane yeşil zeytin için Schengen almak lazım sanırım...
Biraz oturup çam ağacının hazırlanışını seyrettik...Tüm pasajı saran Noel hazırlıkları,devasa çam ağacının süslenmesi ,Güzel bir müzik eşliğinde ruhumda tarifsiz heyecanlar yarattı...
Gerçi çam ağacı çocukluğumdaki taşlı tuşlu salon avizemize benzedi ama olsun...Kristal taşlarla donattılar...Bu arada bu anlatımdan salonun büyük olduğu veya benim yalıda büyüdüğüm izlenimi doğabilir ki yanlıştır...:))) Versailles Sarayında büyüdüm ben....
Her ne kadar çevremdeki üç beş zibidinin bu yönde alaylarına maruz kalsam da,benim ruhum asildir...Kendiniz için üzülünüz canım...
Oradan Dekatlona başladık..O kadar çok yürüdük ki benim zaten ağrıyan ayaklarım daha da ulaşılmaz hale geldi..Niye bu kadar yürüdük bilmiyorum...Sanki İstanbul'da bu kadar gücümüzü yoruyoruz...Akşam aynı restoranda''organizasyon madam'' isimli garsonun servisinde yemek yedik...
Ertesi gün planımda yine alışveriş vardı...Milano'nun tarihi ve turistik yerleri ancak bir tur eşliğinde görülebilir belki...Ben İsviçre sınırındaki FOXTOWN outlet'i tercih ettim..Zeynep Venedik'e gitti...
Foxtown adının içinde bulunan CASİNO'dan geldiğini düşünmek için haklı sebeplerim var..Kumarın yasak olduğu ülkelerden gelinebilir.Bütün lux tüketim ürünleri mevcut..Kapısından desturla girdiğin ve ancak rüyalarında görebildiğin binlerce ürünü elleyip ,koluna takıp almadan ciao deyip çıkabiliyorsun.Bu da bir alışveriş şekli bana göre..
Koluma takarım bakarım kısmı alış kısmı,yerine koyarım kısmı da veriş kısmı :))))
Koskoca alışveriş merkezini hiç tanımadığım iki Arap iki kadınla gezdim...Kadınlardan biri anne diğeri kız..Elinde bastonuyla Foxtown'a alışverişe gelmiş...Ayağında problem olduğu için ucuz New Ballance ayakkabı almaya gelmiş...Pek de ucuz olmadı ama olsun yani...2 çift aldı bir tanesini ayağına giydi daha rahat gezebildi arapça dualar etti New Ballance firmasına...O kadar çok konuştu ki kesin işleri açılmıştır:))
Sonra kahve içtik beraber..Çatpat İngilizce oldukça iyi anlaştık..İtalyanların çok soğuk insanlar olduğunu söyledi...
Bence yanılıyor Milano soğuk bir şehir,İstanbul gibi değil..İstanbul bambaşka bir şehir...Gelir gelmez şiir yazdım adına...Sefam olsun....
Ertesi gün yola çıkacağımız gün...Bir iki mağaza dolaştık Pazerotti yedik,Gelato yaladık..Hepsi sizin için...Pek lezzetliydi..Uçak saatini beklerken otelde tek başıma,niye ise.....Bir mesaj geldi......Veeeeee
bittiğim andır....Bu yabancılarla çıktığım bu seyahat bitiyordu ki mesajla sarsıldım...
Ucuz uçak bileti alırsan başına gelecek budur...Koşarak alana gittik bir gece bizi otelde ağırladılar...Spaghetti ile ağırladılar...Odaya da bir şişe su bile koymamışlar,mini bar var ama yok...Sabahın köründe çıkar giderlerse su parasını alamayız diye korkmuş olmalılar...
Sabah yine tanımadığım adamlarla yürüyüş yaptım....
Uçak saati geldiğinde gerçekten benden mutlusu yoktu...Saat 12 gibi eve ulaştım..Bütün ev halkı beni bekliyordu...Oğlum uyumamış..Spor ayakkabı ve play station 4 oyunu için çantamı karmakarışık yaptı...Kızım parfümünü bekliyor DKNY elma gibi,bana böyle tarif etti...Annem bir spariş vermedi ama ona da aldım birkaç bir şey...
Bir seyahati daha bu şekilde tamamlamanın haklı gururuyla kulağımda Türk Sanat Müziği nameleri uykuya daldım...
Ciao Milano...Arrivederchi:)))
GAYE KURT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder