BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ.....
BÜYÜKLERE MASALLAR..
İnsanoğlu bir başka kişide sadece zekayı kıskanmaz mış...Çünkü en harikuladesinin kendinde olduğunu düşünürmüş...Ne beis..Ne fevkaladelik...
Bir işi planlı programlı yapabilmek için sadece zeka değil analitik zeka lazımdır..Bilmeyenler bilenlere anlatsın.Hep bilmeyenler bilirmiş gibi yapar ya:)))
Entrika çevirebilmek için iki malzemeye ihtiyaç vardır.Yürek ve bilek...Eğer yoksa bu işlere kalkmamak lazım...Çok gülerler adama:)))
Masal bu ya şöyle....
Vaktin zamanında bir misafir kişi az gitmiş uz gitmiş yolu bir kasabaya düşmüş..Bir kalabalık bir cümbüş,bir eğlence ...Çok hoşuna gitmiş.Ne kadar neşeli bir kasaba burası ben biraz burada kalayım gözüm gönlüm açılsın demiş...
Onu kenarda otururken gören diğer kişiler eğlenceye davet etmişler..Onlarla beraber eğlenmeye cümbüşe katılmaya karar vermiş.Çok da hoşuna gitmiş..Yığınla eğlenen insanın arasında uzakta somurtan yaşlı ,buruşuk ve meme uçlarına kadar uzanan dip boyası gelmiş saçları olan çakma rapunzel bir kadın görmüş..Yanındaki genç adama sormuş bu kim diye..
-Kasabanın şifacısı o,elini değdirdiği yerde gül biter demişler.Çok kıymetli bir zat-ı muhteremdir.
Oldukça meraklanmış misafir kişi..Daha önce hiç böyle bir şifacı görmemiş çünkü..
Herkes oldukça neşeli sağlıklı,canlı gözüktüğü için kimsenin şifaya ihtiyacı olduğunu düşünmemiş..
-Peki demiş misafir.Benim bir derdim olsa bana da şifa verir mi?
-Elbette demişler.Yardıma ihtiyacı olanları o hemen anlar,onlara yardımcı olur,sıkıntılarını giderir.
Yavaşça ilerlemiş ve selam verip yanına oturmuş..Benim bir derdim var,demiş..Anlatmaya başlamış..
Yaşlı kadının gözlerinden yaşlar süzülmüş...Mırıl mırıl bir şeyler anlatmaya söylemeye başlamış.Sonrada genç adamı işaret edip,buranın sorumlu kişisi odur.İstediğin gibi rahat et demiş..
Çok uzun süre ağırlamışlar misafiri..
Fakat şifacı dedikleri kadın her gün her dakika her saniye bu derdini hatırlatan bakışlarından.Mırıl mırıl konuşmasından ne yaparsa yapsın kurtulamamış.Hatta ve hatta genç adam da onu kurtaramamış...Çünkü genç adam şifayı çok önce almış.Bu böyle sürüp giderken,aynı şifacının başka kimselerinde dertlerini şifa vereceğim bahanesi ile öğrenip onlara da aynı sıkıntıları yaşatmaya çalıştığını öğrenmiş..Ne söylediyse ne anlattıysa kendisini dinleyen olmamış...
Bir dostuna sormuş neden diye...Neden böyle yaparlar...
O da ona demiş ki:
Düzen kurana düzenbaz denir burada...
Doğru söyleyene yalancı...
Aklı çalışana aptal...
İşe yarayana tembel,
Parası olana ahlaksız,
-Ya ben demiş misafir ben neyim?
-Sen misafirsin...Misafir olarak kalsaydın şifaya ihtiyacın olmazdı...Ama sen yerleşmeye kalktın...
Şifanın hasını sen aldın...
Ya işte böyle haydi çocuklar uykuya.....Entrikasız günler...
GAYE KURT
BÜYÜKLERE MASALLAR..
İnsanoğlu bir başka kişide sadece zekayı kıskanmaz mış...Çünkü en harikuladesinin kendinde olduğunu düşünürmüş...Ne beis..Ne fevkaladelik...
Bir işi planlı programlı yapabilmek için sadece zeka değil analitik zeka lazımdır..Bilmeyenler bilenlere anlatsın.Hep bilmeyenler bilirmiş gibi yapar ya:)))
Entrika çevirebilmek için iki malzemeye ihtiyaç vardır.Yürek ve bilek...Eğer yoksa bu işlere kalkmamak lazım...Çok gülerler adama:)))
Masal bu ya şöyle....
Vaktin zamanında bir misafir kişi az gitmiş uz gitmiş yolu bir kasabaya düşmüş..Bir kalabalık bir cümbüş,bir eğlence ...Çok hoşuna gitmiş.Ne kadar neşeli bir kasaba burası ben biraz burada kalayım gözüm gönlüm açılsın demiş...
Onu kenarda otururken gören diğer kişiler eğlenceye davet etmişler..Onlarla beraber eğlenmeye cümbüşe katılmaya karar vermiş.Çok da hoşuna gitmiş..Yığınla eğlenen insanın arasında uzakta somurtan yaşlı ,buruşuk ve meme uçlarına kadar uzanan dip boyası gelmiş saçları olan çakma rapunzel bir kadın görmüş..Yanındaki genç adama sormuş bu kim diye..
-Kasabanın şifacısı o,elini değdirdiği yerde gül biter demişler.Çok kıymetli bir zat-ı muhteremdir.
Oldukça meraklanmış misafir kişi..Daha önce hiç böyle bir şifacı görmemiş çünkü..
Herkes oldukça neşeli sağlıklı,canlı gözüktüğü için kimsenin şifaya ihtiyacı olduğunu düşünmemiş..
-Peki demiş misafir.Benim bir derdim olsa bana da şifa verir mi?
-Elbette demişler.Yardıma ihtiyacı olanları o hemen anlar,onlara yardımcı olur,sıkıntılarını giderir.
Yavaşça ilerlemiş ve selam verip yanına oturmuş..Benim bir derdim var,demiş..Anlatmaya başlamış..
Yaşlı kadının gözlerinden yaşlar süzülmüş...Mırıl mırıl bir şeyler anlatmaya söylemeye başlamış.Sonrada genç adamı işaret edip,buranın sorumlu kişisi odur.İstediğin gibi rahat et demiş..
Çok uzun süre ağırlamışlar misafiri..
Fakat şifacı dedikleri kadın her gün her dakika her saniye bu derdini hatırlatan bakışlarından.Mırıl mırıl konuşmasından ne yaparsa yapsın kurtulamamış.Hatta ve hatta genç adam da onu kurtaramamış...Çünkü genç adam şifayı çok önce almış.Bu böyle sürüp giderken,aynı şifacının başka kimselerinde dertlerini şifa vereceğim bahanesi ile öğrenip onlara da aynı sıkıntıları yaşatmaya çalıştığını öğrenmiş..Ne söylediyse ne anlattıysa kendisini dinleyen olmamış...
Bir dostuna sormuş neden diye...Neden böyle yaparlar...
O da ona demiş ki:
Düzen kurana düzenbaz denir burada...
Doğru söyleyene yalancı...
Aklı çalışana aptal...
İşe yarayana tembel,
Parası olana ahlaksız,
-Ya ben demiş misafir ben neyim?
-Sen misafirsin...Misafir olarak kalsaydın şifaya ihtiyacın olmazdı...Ama sen yerleşmeye kalktın...
Şifanın hasını sen aldın...
Ya işte böyle haydi çocuklar uykuya.....Entrikasız günler...
GAYE KURT
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder